Psikolog Esra Çakır 05333738123
pskesracakr07@gmail.com
Aile İçi Şiddet
14/09/2019 Aile İçi Şiddet Şiddet yaşamın her alanında karşımıza çıkmaktadır. Kişinin ruh sağlığı ve bütünlüğünü tehlikeye atan en kritik noktalardan birisi ise aile içi şiddettir. Maalesef aile içinde yaşanan şiddet çoğunlukla erkekler tarafından kadınların maruz bırakıldığı bir durumdur. Toplumumuzda görülen aile içi şiddet olaylarında fiziksel şiddet daha fazla öne çıkmaktadır. Toplumsal yaşamda bu tarz olayların medyaya yansıması, gündeme gelmesi ve çevrenin bu durumu ciddiye alması için kişilerin birbirlerine temas ederek (vurarak, hırpalayarak vs) şiddet göstermesi gerektiğine dair yanlış bir algı vardır. Oysa şiddet sandığımızdan daha geniş bir tanımdır ve sadece fiziksel şiddete indirgenemez. Psikolojik şiddet, cinsel şiddet, ekonomik şiddet gibi tanımlar da bu kategoridedir ve fiziksel şiddet kadar ciddiye alınmalıdır. Psikolojik şiddet dediğimiz durumda; kişiler eşlerinin duygusal ihtiyaçlarını (sevgi, saygı, hoşgörü, empati) karşılamaz ya da karşılıyorsa da bunu kendi isteklerine bağlar. Eşi onun istediklerini yaptığında ona yakınlık gösterir, yapmadığında uzaklaşır. Eşini bu şekilde kontrol altında tutmaya çalışır. Sonrasında ise istediklerini yaptırmak için tehditkar bir tavır sergilemeye başlar. Karşı tarafı aşağılayıcı, küçük düşürücü tutum ve davranışlar sergilerler. Yalnızken ya da toplum içersinde eşlerini eleştirirler. Dış görünüşüyle, fikirleriyle, söyledikleriyle hemen her durumda eleştiriye maruz bırakırlar eşlerini ve aynı zamanda hakaret ederler. Psikolojik şiddette rastlanılan diğer bir davranış ise duygu sömürüsüdür. Kişiler karşı tarafa sürekli suçlu hissettirirler. Yaşadıkları kötü şeylerin sorumlusu eşleriymiş gibi davranırlar ve kişiyi duygusal olarak manipüle ederler. Kişiyi zayıf, muhtaç ve kendilerine bağımlı hissettirirler. Sürekli olarak eşlerinin hayatına müdahale ederler. Nerede ne giydiğini, ne yaptığını, kimlerle görüştüğünü kontrol altına almak isterler ve çoğu zaman kıskançlık adı altında eşlerine yasaklar koyarlar. Ailesiyle görüşmesini sorun edebilir, kişinin canını acıtacak şekilde ailesine hakaret edebilirler. Psikolojik şiddete maruz kalan taraf dayanamayıp ayrılmak istediğinde ise çocuklarının elinden alınacağı, çocuklarının bir daha ona gösterilmeyeceği gibi tehditlerle yine psikolojik şiddet uygulayarak kişiyi engellemeye çalışırlar. İşte bütün bunlar bütünüyle psikolojik şiddettir ve daha görmediğimiz, duymadımız nice evlerde bu şiddet türü yaşanmaktadır. Gelelim aile içinde yaşanan cinsel şiddete. Bu aile içinde görülen şiddet türlerinde en az değinilen konudur. Ortada bir evlilik söz konusu olduğu için erkeklerin zorla eşleriyle ilişkiye girmesi cinsel şiddet olarak algılanmaz fakat taraflardan birisi ilişkiye girmek istemiyorsa ortada evlilik olsa bile burada bir cinsel şiddet söz konusudur. Kendilerinin olumsuz davranışları sonucu kadınlar onlardan uzaklaştığında şiddet eğilimi içinde olan bir çok erkek cinsel ilişkiyi bir ceza yöntemi olarak görür ve eşlerinin canını acıtacak şekilde, hoyratça yaklaşarak onları ilişkiye zorlar. Tabi bununla sınırlı değil. Kadının bedenini aşağılamak, yetersiz hissetirmek, diğer kadınlarla kıyaslamak da cinsel şiddet kapsamındadır. Bu kapsamda daha da ileriye giden durumlar maalesef vardır. Kadını başkalarıyla cinsel ilişkiye zorlamak, eşinin bedeni üzerinden maddi bir çıkar elde etmek istemek, eşini istemediği pornografik görüntüler izlemeye zorlamak cinsel şiddettir kapsamında değerlendirilen durumlardır. Aile içinde görülen şiddet türlerinden bir diğeri ise ekonomik şiddettir. Maddi üstünlüğünü kullanarak karşı tarafı kontrol altında tutmak, istediklerini yaptırmak adına ekonomik desteği bir ödül olarak kullanmak ve aynı zamanda istedikleri yapılmadığında ekonomik desteği eşinin üzerinden çekerek cezalandırmak söz konusu ise burada ekonomik şiddet vardır. Diğer bir ekonomik şiddet biçimi ise kadının çalışmasına, meslek hayatında yer edinmesine, okulunu bitirmesine, kariyerinde yükselmesine engel olmaktır. Bunun devamında ise kişiyi ekonomik açıdan kendine bağımlı hale getirmek için gelir birikimine el koyma durumu ortaya çıkar. Birikim yapmasına, kendine ait bir banka hesabı olmasına, yatırım yapmasına engel olurlar. Ayrıca kadın çalışıyor ise eşlerin çalışmaması, kadının maddi gelirini sömürmesi de ekonomik şiddet kapsamındadır. Kişilerin borcu varsa ya da nakite ihtiyacı varsa zorla eşlerine kredi çektirmek, borçlandırmak, senet imzalatmak, iş yeri açtırmak gibi her türlü eylem ekonomik şiddettir. Aile içi şiddetin temel nedenlerinden birisi kişinin çocukluğunda aile yaşantısında gördüğü şiddet durumudur. Kişi ebeveynleri arasında yaşanan şiddete tanık olarak şiddeti öğrenir ya da şiddetin muhatabının birebir kendisinin olduğu durumlarda öğrenir. Kişinin ebeveynleri model alarak öğrendiği şiddet, ilerleyen yaşlarında davranış olarak ortaya çıkar. Aile içi şiddetin sosyoekonomik olarak gelir düzeyi düşük ailelerde yaşandığına dair bir algı vardır ve bu doğru değildir. Eğitim ve gelir düzeyi yüksek ailelerde de yaygın görülmektedir. Kadının eğitim seviyesinin ve gelir düzeyinin erkekten yüksek olduğu durumlarda aile içi şiddet ortaya çıkmaktadır. Kadının ekonomik olarak ve kariyer bağlamında kendinden üstün olmasını, kadının ondan daha güçlü olması şeklinde yorumlayan ve bunu kabullenemeyen erkek bireyin kadın üzerinde fiziksel şiddet yolu ile üstünlük sağlamaya çalışması, kadınların üzerinde güçlerini kendilerine ve eşlerine fiziksel şiddet yolu ile ispat etmeye çalışması sıklıkla rastlanan bir durumdur. Buradaki tek fark sosyoekonomik açıdan güçlü olan kadınlar sosyal ve hukuki olarak yardım alacakları kaynaklara daha kolay erişirler. Ayrıca psikolojik destek almak konusunda da kaynaklara daha kolay ulaşabildikleri için içinde bulundukları durumla daha kolay başa çıkabilirler ve bu tarz bir ilişkiyi daha kolay şekilde sonlandırabilirler. Her ne şekilde olursa olsun aile içinde yaşanan şiddet bir çok psikolojik sorunu da beraberinde getirmektedir. Şiddet gören bireylerde depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, alkol kötüye kullanımı, madde kötüye kullanımı gibi sorunlar görülmektedir. Bunlardan en yaygın olanı ise travma sonrası stres bozukluğudur. Uykuda düzensizlik, sinirlilik hali, sürekli tedirginlik bu durumun belirtilerinden sadece bir kaç tanesidir. Uzun yıllar sürebilir. Şiddet gören kişilerin imkanları dahilinde mutlaka psikolojik destek alması gerekmektedir. Gelir düzeyi yeterli olmayanlar için bu konudaki sosyal çalışmalar arttırılmalıdır. Psikolog Esra Çakır Mylife Psikolojik Danışmanlık ve Koçluk Merkezi |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Psikodiyet Nedir? - 28/09/2019 |
Psikodiyet; psikolog ve diyetisyenin birlikte çalıştığı multidisipliner bir programdır. Danışana sunulan beslenme ve psikolojik danışmanlık hizmetine psikodiyet diyoruz. |
Sosyal Fobi Nedir? - 21/09/2019 |
Bilinen adıyla sosyal fobi yani sosyal anksiyete bozukluğu, bireyin diğer insanlarla etkileşim içinde olacağı her türlü sosyal ortama karşı korku duyması durumudur. |