Bilgelik Öyküleri
ekremculfa@hotmail.com
HIZLI YAŞAMAK
04/12/2013
Genç ve başarılı bir yönetici, yeni Jaguar'ıyla bir mahalleden hızlı bir şekilde geçiyordu. Parketmiş arabaların arasından yola aniden çıkabilecek çocuklara dikkat ediyordu ve bir şey gördüğünü sanarak yavaşladı. Arabayla caddeden yavasça geçerken hiç çocuk göremedi fakat arabasının kapısına bir tuğla atıldığını farketti. Aniden arabasını durdurarak tuğlanın fırlatıldığı yere geri döndü. Arabadan indi, orada bulunan küçük bir çocuğu tuttu ve onu parketiği arabasına doğru iterek bağırmaya başladı; "Bunu neden yaptın? Sen de kimsin, ne yaptığının farkında mısın?"... İyice sinirlenerek devam etti; "Bu yeni bir araba ve atmış olduğun bu tuğla bana çok pahalıya malolacak. Bunu neden yaptın?" Çocuk yalvararak cevap verdi: - Lütfen efendim. Çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim bilmiyordum. Eğer tuğlayı fırlatmasaydım kimse durmazdı. Parketmiş arabalardan birinin arkasına işaret ederken çocuğun gözyaşları çenesine süzülüyordu... Sonra devam etti: - Kardeşim kaldırımın kenarından yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü. Ben onu kaldıramıyorum. Lütfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmam için bana yardım eder misiniz? Benim için çok ağır. Bu durumdan son derece duygulanan genç yönetici, boğazında büyüyen yumruyu zar zor da olsa yutkundu. Yerdeki genci kaldırarak, tekerlekli sandalyeye geri oturttu. Mendiliyle, çizik ve yaraları sildi ve gencin ciddi bir yarası olup olmadığını kontrol etti. Küçük çocuk genç yöneticiye dönerek: - Teşekkür ederim efendim. Tanrı sizi korusun, dedi. Genç yönetici, küçük çocuğun ağabeyini kaldırımdan evine doğru götürmesini izledi. Bulunduğu yerden arabasına geri dönmesi oldukça uzun sürmüştü. Uzun ve yavaş bir yürüyüştü... Genç yönetici, kapıyı hiç tamir ettirmedi. Kapıda oluşan çöküğü, hayatını birisinin kendisine tuğla atmasını gerektirecek kadar hızlı yaşamaması gerektiğini hatırlatması için öylece bıraktı. Tanrı, bazen ruhunuza fısıldar ve kalbinize konuşur. Bazen, dinleyecek kadar zamanınız olmadığında ise, size bir tuğla fırlatır. İster fısıltıyı dinleyin, ister tuğlayı bekleyin. Karar sizin... Çok hızlı yaşıyoruz. Belki günümüz şartları bunu gerektiriyor; belki kendimiz başka türlüsünü yapamıyoruz; fakat bu hız giderek de artan bir hız giderek de artıyor. Sürekli bir koşuşturmaca halinde, yaşamdaki isteklerimizi elde etmeye çalışıyoruz. Peki biz bu şekilde koşarken etrafımızda neler oluyor ? Dikkatimiz kendimiz ve günlük yaşam problemlerinin üzerinde olduğu müddetçe oldukça şeyi kaçırıyor olabiliriz. Gün ne zaman başlıyor ne zaman bitiyor farkında olmazken etrafımızda neler kaçırıyoruzdur kim bilir. Belki bizden ilgi bekleyen biri vardır, belki yardıma muhtaç biri vardır ya da sağlığımızda problem olabilir . Kendimizi yaşamın hızına çok kaptırdıysak bunları fark etmiyor olabiliriz. Ne zaman bizden ilgi bekleyen çekip giderse veya sağlık sorunu yaşarsak yani bir nevi birileri bir tuğla fırlatırsa o zaman farkına varırız. Ve fırlatılan o tuğla canımızı çok yakabilir. Buna gerek duymadan yaşam koşturmasından sıyrılıp etrafımıza bakmak önemlidir. Bu konuda sorun yaşadığınızı düşünüyorsanız psikolojik destek alabilirsiniz. 0216 347 60 03- |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
VAZGEÇMEMEK - 04/12/2013 |
Cemal Reis, elli beş yaşında bir kaptan emeklisi idi ve emekli maaşı ile kıt kanaat geçinirdi. Hiç evlenmediği için, hep sıcak bir yuvanın, ona sevgileri ile hayat verebilecek bir eşin ve evlatların hasreti ile yanıyordu. |
KORKULAR İLE YÜZLEŞMEK - 04/12/2013 |
Bir bilge, bir göletin başında oturmaktadır. Susuzluktan kırılan bir köpeğin devamlı olarak gölete kadar gelip, tam su içecekken kaçması dikkatini çeker. Dikkatle izler olayı. Köpek susamıştır ama gölete geldiğinde sudaki yansımasını görüp korkmaktad |
BAKIŞ AÇISI ÖNEMLİDİR - 04/12/2013 |
“Hapishanede günlerini sayan iki mahpus duvara bir delik delerler. Sadece başlarının sığacağı kadar deliği genişlettiklerinde, “Hadi dışarı bir bakalım.” derler. Önce biri başını delikten dışarı uzatır ve ekşimiş bir yüz ifadesiyle “Çok kötü ağabey |
AFFETMEK - 04/12/2013 |
İki arkadaşın yolları çöle düşmüş günün birinde. Bir süre sonra aralarında tartışma çıkmış. Birinin diğerini tokatlamasıyla neticelenmiş bu münakaşa. İncinmiş öbürü ve kuma şöyle yazmış:”Bugün en iyi arkadaşım bana bir tokat attı.”Yürümeye devam et |
PAYLAŞMAK - 04/12/2013 |
“Üç yaşındaki kızı ve ondan iki yaş büyük oğluyla birlikte uzun bir seyahate çıkmıştı. Yollarda çocuklara meyve, çikolata almak için sık sık durur, her defasında aldıkları şeyleri arka koltukta duran çocuklara uzatırken, kimin eli uzansa; “ al, bunu |
İŞE RUHUNU VERMEK - 04/12/2013 |
Mozart, bulunduğu şehirden uzakta bir konser verecekti. Tüm hazırlıklar tamamlanmıştı ve konser başlamak üzereydi. Mozart konser salonuna girdiğinde salonda sadece on kişi vardı. Salondakiler konserin iptal edilip edilmeyeceğini soruyorlardı. Mozart |
UMUT ETMEK - 04/12/2013 |
İki çocuklu bir aile hafta sonunu piknik yaparak geçirmeye karar verirler. Piknik yerine vardıklarında anne yemeği hazırlarken, çocuklar babalarıyla birlikte yürüyüşe çıkar. Uzun bir yürüyüşten sonra oldukça yorulan küçük çocuk yalvarırcasına bakan |
KÜÇÜK YÜREKLER - 04/12/2013 |
Meyveli dondurmaya bayılıyordu. Parası yeter miydi, bilmiyordu ama denemekten ne çıkardı! Pastaneye girdi, masaya gelen bayan garsona bir kâse meyveli dondurmanın ne kadar olduğunu sordu 10 yaşındaki küçük çocuk. ‘‘50 sent’’ diye |
DİNLEMEK - 04/12/2013 |
Bir gün bir Kızılderili ve beyaz arkadaşı New York şehrinin merkezinde yürüyordu. O sırada öğle tatili vaktiydi ve caddeler insanlarla doluydu. Sürücüler kornalarını çalıyor, taksi şoförleri müşteri bulmak için köşelerde bağrışıyor, sirenler çalıyord |
Devamı |