istanbul Klinik Psikolog Pedagog Gülten Demirdöven 0505 767 58 85
ekremculfa@hotmail.com
ETKİLİ ANNE BABA EĞİTİMİ
12/01/2014 ETKİLİ ANNE-BABA EĞİTİMİ 1. ANNE-BABALAR SUÇLANIR AMA EĞİTİLMEZ En zor meslek olduğu halde hiçbir eğitime tabi tutulmayan anne babalar; yalnızca yöntem ve becerileri öğrenmekle kalmamaları aynı zamanda onları ne zaman ne amaçla kullanacakları da anlatılmalıdır. Etkili anne baba eğitiminin başarılı olması anne ve baba tarafından birlikte devam edilmesiyle mümkündür. Anne babalara kabaca üç gruba ayrılabilirler. Birinci gruptakiler her zaman haklı olduklarını ve güç ve otoriteleriyle çocuğu kurallara uymaya zorlayanlar; gerekirse ceza vermekle korkutan ve ceza verenler;ikinci gruptakiler çocuklarına fazla özgürlük tanıyan ve çocuğun gereksinimlerinin yerine getirilmesinin zararlı olduğuna inananlar ; üçüncü gruptakiler ise bocalayanlardır. Bazı anne babalar çocuk yetiştirmede ben kazanayım sen kaybet veya sen kazan ben kaybedeyim metoduna başvurabilirler; bu etkili anne baba eğitimi programının yönetimi ise “ KAZAN-KAZAN” Kaybeden yok diye adlandırılmaktadır. 2. ANNE BABALAR TANRI DEĞİL İNSANDIR Etkili bir anne baba olmak için çocuklarınıza olan davranışlarınızda ve belirlediğiniz bir takım kurallarda tutarlı olmanız gerekmektedir. Dürüstlük diğer en önemli şarttır. Çocuklarınıza karşı ne hissediyorsanız bunu saklamamalı, bunu uygun bir dille ifade edebilmelisiniz. Böylece çocuklara da duygularını uygun ifade etmek için örnek olmuş olursunuz. Bunun için yapmanız gereken en önemli şey duygularınızı tanımayı öğrenmektir. Çocukların yaptığı ya da söylediği pek çok şeyi kabul ile karşılayan anne babalar kişi olarak kabullendikleri duygusunu taşıyan çocuklar yetiştireceklerdir ve bu da onlarda özgüven duygusunun temellerini oluşturacaktır. Sınır koyarak yasaklayarak çocuğun davranışlarını değiştirmeye çalışmayın , yoğun baskı kurmayın. Unutmayın bütün çocuklar yasaklardan nefret eder. 3. ÇOCUKLARIN SİZİNLE KONUŞMASI İÇİN ONLARI NASIL DİNLEMELİSİNİZ? KABUL DİLİ Bir insan bir başkası tarafından olduğu gibi kabul edildiğini hissedince o zaman bulunduğu yeden kımıldamayan, nasıl değişeceğini, gelişeceğini, farklı olacağını ve olduğundan daha iyi olabileceğini düşünmeye başlayacaktır Kabul minicik bir toplumun içinde gelişip, olabileceği en güzel çiçeğe dönüşmesine yardım eden verimli bir toprak gibidir. Çocuğa ne kadar çok ne olduğunu söylerseniz onu olur. En etkili olanlar kendilerine yardım istemek için gelenleri gerçekten kabul ettiklerini onlara iletebilendir. Anne babaların çocuğu kabul etmesi başka bir şey bunu ona hissettirmesi başka şeydir. Anne babanın kabulü çocuğa ulaşmadıkça onun üzerinde hiçbir etkisi olmaz. Anne babalar çocuklara ellerinde olmadan çok sık müdahale etme isteği duyabilirler. Yalnız kalmalarına izin vermiyor ve ellerini onların üzerinden çekmek zor geliyor olabilir. Anne babaların kullandığı tipik “on iki tepki aşağıdaki gibidir. 1. Emir vermek, yönlendirmek 2. Uyarmak, gözdağı vermek 3. Ahlak dersi vermek 4. Öğüt vermek, çözüm ve öneri getirmek 5. Öğretmek, nutuk çekmek, mantıklı düşünceler öne sürmek 6. Yargılamak, eleştirmek, suçlamak 7. Övmek, aynı düşüncede olmak 8. Ad takmak, alay etmek 9. Yorumlamak, analiz etmek, tanı koymak 10. Avutmak, 11. Soru sormak, sınamak, çapraz sorgulamak 12. Sözünü tutmamak, oyalamak, şakacı davranmak, konuyu saptırmak.
Bu iletişim şekilleri iletişimde yapıcı değil yıkıcı olmaktadır. Sözlü İletimde 2 Önemli Husus Vardır : 1. Basit kapı aralayıcılar 2. Etkin dinleme Basit Kapı Aralayıcılar : Çocuğun duygularını hiçbir yaralama ve görüş beyan etmeden ve daha etkili bir şekilde aktarmasını sağlamaktır. “anlıyorum” “oh” “hımm” “olur” “ bana ondan söz et” “ duymak istiyorum” “ senin görüşün ilgimi çekiyor” “ bu konuda konuşmak ister misin?”” anlatacaklarını dinlemek istiyorum” “ bana her şeyi anlatmanı istiyorum” ”bu konuda bir şeyler söyleyecek gibisin” “bu senin için önemli gibi görünüyor” “duygularını açıklamaya hakkın var” “senin görüşünü öğrenmek istiyorum”. Bunun gibi ifadeler sadece çocukları değil yetişkinleri de yakınlaştırır. Temelde değerli olduğunu, sayıldığını, önemli olduğunu hissettirmek esastır. Etkin Dinleme: Temelde çocuktan gelen mesajı doğru çözümleyip geri gönderme vardır, yani herhangi bir şekilde kendi düşüncesini katmadan karşı tarafın ne anlatmak istediğini anlayıp tekrar ifade etme. Birkaç örnek: 1.Çocuk: Bu yılki öğretmenimi hiç sevmedim Anne baba: Öğretmeninden hoşlanmadığın için düş kırıklığına uğramışsın Çocuk: Evet, öyle 2.Çocuk: Yemek ne zaman hazır olur Anne: Acıkmışsın. Yemeğe kadar biraz yağlı ekmek ister misin ? Baban gelmeden yemek yiyemeyiz. O da bir saati bulur. Çocuk: İyi olur. Biraz atıştırıyım. Etkin dinleme bastırılarak unutulmaya çalışılan duyguları boşaltmaya yardım eder. Etkin dinleme çocukları anne babalarının söylediklerini ve düşündüklerini dinlemeye daha istekli yapar Etkin dinleme topu çocukta bırakır. Etkin Dinleme İçin Yapılması Gerekenler: Çocuğun söylediğini duymak istemelisiniz. Bu , onu dinlemek için zaman ayırmak istemeniz anlamına gelir. O andaki soruna yardımcı olmayı gerçekten istemelisiniz. İstemezseniz, isteyinceye kadar bekleyin. Duyguları ne olursa olsun, sizin duygularınızdan ne kadar farklı olursa olsun onun duygularını gerçekten kabul etmelisiniz. Çocuğun duygularını tanıdığına, onlarla baş edebileceğine ve sorunlara çözüm bulma yeteneğine tam olarak güvenmelisiniz. Bu güveni, çocuğun sorunlarını çözdüğünü görerek kazanacaksınız. Unutmayın duygular değişebilir; düşüncelerle duyguları kontrol etmek mümkündür. Çocuğunuzu sizin bir parçanız olarak görebilirsiniz ama artık sizden ayrı bir birey olduğunu kabul etmelisiniz. Bu ayrılık çocuğun kendi duygularının olmasına, nesneleri kendine göre algılamasına “izin” vermenize destek olur. “Ayrılığı” hissetseniz bile çocuğa yardımcı olabilirsiniz. Çoğun sorunları olduğunda hemen müdahale etmek ve sorunu çözmek yerine onun yanında olmalısınız. Etkin Dinleme Riski: Etkin dinlemenin başarılı olması ancak karşıdaki insanın yerine kendini koymakla mümkün olabilir. Yani ana baba çocuğun tam olarak niyetini anlayabilmeleri kendilerini çocuğun yerine koymaları sayesinde olur. Dünyayı onun gördüğü gibi görmek, gerçekten anlamak; insanların kendi düşüncelerinde de değişiklik yapabilir. Görüşlerini korumaya çalışan, değişmeye direnen insanların farklı görüş ve düşünceler karşısında da kendilerini aşmaya gücü yetmez.
4.ETKİN DİNLEME BECERİSİNİ KULLANABİLMEK Çocuğun sorunu olduğu zaman ana- babasının etkin dinlemesi için en uygun zamandır. Ama sorun ana babadayken uygun değildir. Etkin dinleme, sorunu olan bir kişinin kendi çözümünü bulamasına yardımcı olacak güçlü bir yöntem olur. Güzel Bir Etkin Dinleme Örneği Çocuk: Can bugün benimle oynamıyor. Benim dediklerimi yapmak istemiyor. Bir daha onunla oynamayacağım. Arkadaşım olmasını istemiyorum. Anne: Ona öyle kızgınsın ki onu bir daha görmek istemiyorsun Çocuk: Doğru. Ama o arkadaşım olmazsa oyanayacak başka kimse kalmaz Anne: Arkadaşsız kalmak hoşuna gitmiyor Çocuk: Evet. Galiba onunla iyi geçinmeliyim. Ama ona kızmam da zor olacak Anne: Can ile daha iyi geçinmek istiyorsun. Ama ona kızmamak sana zor gelecek Çocuk: Eskiden ona kızmazdım; çünkü ne istersem onu yapardı. Artık onu yönetmeme izin vermiyor Anne: Can’ı etkilemek artık kolay değil. Çocuk: Öyle. Artık büyüdü. Ama şimdi daha çok eğleniyoruz. Anne: Onu bu haliyle daha çok beğeniyorsun Çocuk: Evet. Ama onu yönetmekten vazgeçmek biraz bana zor geliyor. Öyle de alışmıştım ki. Arada bir onun istediğini yaparsak belki daha az dövüşürüz. İşe yarar mı dersin. Anne: Ara sıra boyun eğersen ilişkinize yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Çocuk: Evet deneyeceğim
Etkin dinlemede çocuğunuza öğüt vere isteği duyabilirsiniz. Fakat çocuğunuzun çözümü kendisinin bulması daha etkilidir. Konuşma sırada bulamasa bile çözüm yolu sonradan aklına gelebilir. Çocuğun duygularının anlaşılması en çok gereksinim duyduğu şeydir.Etkin dinlemede niyetiniz çocuğu yargılamak, eleştirmek, suçlamak değil anlamaya çalışmak olmalıdır. Bunun yanında niyetiniz çocuğunuzu kendiniz gibi düşünmesi ve davranması yönünde etkilemek olmamalıdır. 5.ÇOCUKLARIN SİZİ DİNLEMELERİ İÇİN NASIL KONUŞMALISINIZ ? Bastırıcı iletiler ( yargılamak, eleştirmek, suçlamak, ad takmak, alay etmek, utandırmak, yorumlamak, tanı koymak, analiz etmek, öğretmek, emir vermek) kişinin yaşamı boyunca engellenmesinin tohumlarını atar. Su damlalarının mermeri delmesi gibi her gün kullanılan bu bastırıcı iletiler de yavaş yavaş hissedilmeden çocuklar üzerinde yıkıcı etki bırakırlar Sen iletileri anne babanın duygularını iletmede yetersiz kalırlar ( yapma şunu, yaramazlık yapıyorsun, daha iyi öğrenmelisin v.b.). Çocuklar bu tarz iletileri ne yapması gerektiği veya kötü olduğu dolayısıyla suçlama ve değerlendirme şeklinde çözümleyecektir. Ben iletileri ise çocuğun anne-babasının kabul edemediği davranışını değiştirmesinde daha etkili olduğu gibi, çocuk ana baba ilişkisisi de daha sağlık olur ( Yorgun olduğum için canım oyun oynamak istemiyor. Akşam yemeğini zamanında yetiştiremeyeceğimden endişeleniyorum. Tertemiz mutfağımın kirlendiğini görünce üzülüyorum ). 6.BEN İLETİLERİNE İŞLERLİK KAZANDIRMAK Anne ve babaların yaptığı başka bir yanlış da Ben iletilerini yalnızca olumsuz duygularını iletmek için kullanmak, olumlularda kullanmamaktır. Çocuklarımıza günlük olaylarda “ders vermeye” olan isteğimiz, onlara çok daha önemli konularda ders verme şansımızı kaybettirir. Genelde anne babalar çocuklarına olan kızgınlığı ikincil duygudur. Yani birincil duyguyu yaşattığı için ders vermek, cezalandırmak için takınılan bir tavır. Aslında kızgınlık her ne kadar gerçek bir duyguysa da daha gerçek olan bir şey varsa insanın kendi düşünceleriyle kendini kızdırdığıdır. Bazen çocuk ben iletileriyle davranışının anne babasının üzerindeki etkilerini gördükten sonra bile değiştirmek istemeyebilir. Bu durumda zorlanırsanız uzman desteği alabilirsiniz. 7. Ortamı Değiştirerek Kabul Edilmeyen Davranışı Değiştirmek Ortamı zenginleştirmek Ortamı yoksullaştırmak Ortamı yalınlaştırmak Ortamı kısıtlamak Ortamı çocuğa daha uygun hale getirmek Bir uğraş yerine başkasını koymak Çocuğu ortamdaki değişikliğe hazırlamak Daha büyük çocuklarla geleceğe yönelik düzenlemeler yapmak 8.ANNE ÇOCUK ÇATIŞMALARI: KİM KAZANMALI? Verilen işleri yapmaya yanaşmayan çocukların anne babaları, aslında işbirliği için çocuklarına şans tanımazlar. Çocuğu bir şey yapılmaya zorlayarak hiçbir zaman iş birliği elde edilemez. Anne babalar güç ve otoritelerini kullanarak çocuğu bir şey yapmaya her zorladıklarında kendin denetleme ve sorumluluk edinmeyi öğrenme şansını elinden aldıklarını bilmeliler. 9. ANNE-BABA GÜCÜ: GEREKLİ Mİ ? HAKLI GÖRÜLEBİLİR Mİ? Ergenler anne babalarına değil onların gücüne isyan ederler. Anne babalar çocuklarını yetiştirirken güce dayanmayan yöntemleri kullanırlarsa çocuklar ergenliğe geldiklerinde, isyan edecek bir şey bulamazlar. Çocuklarını güç kullanarak eğitmeye çalışan anne ve babalar güçlerini düşündüklerinden de erken bir zamanda yitirme riskiyle karşı karşıyadırlar Anne baba gücünün çocuk üzerindeki etkileri: Karşı koyma, meydan okuma, başkaldırma, olumsuz davranma, küskünlük, kızgınlık, düşmanlık, saldırı, öç alma, tokada tokatla karşılık verme, yalan söyleme, duygularını saklama, başkalarını suçlama, dedikodu yapma, aldatma. Anne babalar çocuklara kendi anne babaları onlara aynı şeyi yaptığından dolayı hükmetmek ister. Çocuklar ödüllü ve cezası bol bir ortamda yetiştirilince “iyi “ görünme ve kazanma ya da “kötü” görünmekten ve kaybetmekten kaçınma gereksinimi duyabilirler. Olumlu değerlendirmeleri çok yapan, para, armağan türü ödülleri bol veren ana babaların evlerinde bu geçerlidir. Anne baba gücünün çocuk üzerindeki etkilerinin devamı yağcılık, uysallık, boyun eğme, yeni bir şey denemekten korkma, içe dönme, kaçma , hayal kurma ve geri çekilme Çocuklar ana babasına kabul edilemez gelen davranışını değiştirebilmek için onların bu davranışla ilgili durumlarını bilmek ister. Ancak otorite kullanıldığı zaman davranışı değiştirmek istemezler. Kısaca çocuklar davranışlarının değiştirilmesini ya da kısıtlanması gerektiğini anlarlarsa bunu kendileri yapmak ve yetişkinler gibi davranışları üzerinde kendi otoritelerini kullanmak isterler. Paradoksal olmakla birlikte gerçek durum şudur: Anne babalar güç kullanarak çocukları üzerindeki etkilerini kaybederler. Güç kullanmaktan vazgeçtiklerinde ise etkileri artar. 10.ÇATIŞMALARI ÇÖZMEK İÇİN “KAYBEDEN YOK” YÖNTEMİ Anne baba ve çocuğun gereksinimlerinin çatıştığı bir durumda karşılaştıklarını varsayalım. Anne baba her ikisince kabul edilebilecek bir çözümü birlikte aramaları için çocuktan katılım ister. Biri ya da ikisi de çözümler önerebilir. Çözümler, değerlendiriciler ve sonunda ikisine de uygun gelen birinde anlaşırlar. Hiçbiri çözüme gelmeyeceği için güç kullanarak birbirlerine boyun eğdirmeye çalışmazlar. İnsanlar alınmasında katkıları olan kararları uygulamaya kendilerine zorla kabul ettirilen kararları uygulamaktan daha çok istekli olurlar Kaybeden yok yöntemine bir örnek : “5 yaşındaki oğlumuz televizyondaki bilimkurgu filmine pek düşkündü. Onları izledikten sonra kabus görmesi bizi endişelendiriyordu. Aynı saatte yayınlanan başka bir program hem eğitici hem de korkutucu değildi. Bu programı da seviyor ama onu pek tercih etmiyordu.” Kaybeden yok” yöntemiyle bu programları dönüşümlü izlemesine karar verildi 11. “KAYBEDEN YOK” YÖNTEMİNE İŞLERLİK KAZANDIRMAK Kaybeden yok yöntemini başarı ile başlatanlar, önerileri ciddiye alarak oturup çocuklarına bu yöntemi ayrıntıları ile anlatan anne babalardır. Kaybeden yok yönteminin 6 basamağı: 1. Sorunu tanımlama 2. Olası çözümler üretme 3. Çözümleri değerlendirme 4. En iyi çözüme karar verme 5. Kararın nasıl uygulanacağını belirleme 6. Çözümün uygulanışını değerlendirme için izleme
Çocuğun her iki tarafın gereksinimlerini karşılayacak bir çözüm bulmak size katılmasını isterken çok açık olmalı, yoksa çocuklar içten olmadığınıza inanacaklardır. Sorun çözme sırasında yoğun duygular yaşanabileceği için Etkin Dinleme bu duyguların boşaltılıp sorun çözmenin sağlıklı olarak sürdürülmesinde çok önemli bir rol oynar. Kabul edilebilir bir çözüm bulunamaz ise gerekirse ikinci toplantı veya daha çok çaba gösterme ısrar etme ( çözüm bulmanız için başka yollar olmalı) Alınan kararları birlikte uygulama ceza gerekirse anne babalara da ceza vermek Kaybeden yok yönteminde anne babalar çocuklarının kararı yerine getireceğini ummalıdırlar. Çocuklar arasındaki çatışmada da kaybeden yok yöntemi uygulanabilir.
13.ANNE BABA “ İŞTEN ATILMAKTAN” NASIL KURTULUR ? Çocuklar anne babalarını çok sık işten atarlar. Ergenlik çağına erişince anne ve babalarını defterden siler, onlarla olan ilişkilerine son verirler. Oysaki çocukların karşı geldikleri esas şey büyüklerin kendileri değil, onların özgürlüklerini ellerinden alma çabalarıdır. Onları değiştirme ya da kendi kafalarındaki kalıba sokma çabalarına, bezdirmelerine kendi doğru yanlışlarına göre davranmaya zorlamalarına isyan ederler. Anne babalar çocuklarına değerlerini baskı yaparak değil, onlara uygun yaşayarak öğretebilirler. Kuvvetle inanıyorum ki, bugünün gençlerinin yetişkinlerin değerlerinden çoğunu reddetmelerinin başlıca nedenlerinden biri, yetişkinlerin dediklerini yaptıklarıyla geliştiğini fark etmeleridir.
0533 373 81 23
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
My life Psikolojik Danışma istanbul 0533 373 8123 My life Psikolojik Danışma istanbul 0533 373 8123 - 12/11/2016 |
My life Psikolojik Danışma istanbul 0533 373 8123 My life Psikolojik Danışma istanbul 0533 373 8123 |
EVLİLİK TERAPİSİ NEDİR? ÇİFT TERAPİSİ NEDİR? AİLE TERAPİSİ NEDİR ? - 05/11/2016 |
MY LIFE ISTANBUL DANISMANLIK 0533 373 81 23 |
KİMLERİN PSİKOTERAPİYE İHTİYACI VARDIR? HANGİ DURUMLARDA GİDİLMELİDİR? - 22/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com www.724danismanlik.net |
Zihinsel, Düşünsel, Duygusal ve Davranışsal Patinajlar - 21/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com www.724danismanlik.net |
Bir kişiyi yalan söylemeye zorlayan nedenler neler olabilir? Patalojik Yalan Söylemenin Nedenleri Ne - 20/05/2016 |
7/24 Psikolog Danışmanlığı 0533 373 81 23 |
Farkında olmadan, Yetiştirilen Usta-Yalancı Çocuklar - 15/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com |
EFT HANGİ ZAMANLARDA VE DURUMLARDA DESTEK OLARAK DÜŞÜNÜLEBİLİR? - 15/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com |
“Yalan Detektörü” Olmamız Mümkün mü? - 15/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com |
KOORDİNATÖRLÜĞÜMÜZDE PSİKOLOJİK VE PEDAGOJİK DANIŞMANLIK ALABİLECEĞİNİZ HİZMETLERİMİZ - 15/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com |
Devamı |