Uzman Klinik Psikolog Kübra Eriş 0505 767 58 85
btl_numb@hotmail.com
ÇOCUKLA KALİTELİ VAKİT GEÇİRMEK
11/05/2017 Psikolog Kübra Eriş ÇOCUKLA KALİTELİ VAKİT GEÇİRMEK Çocuklar da bizler gibi, belirsiz bir zaman içinde, belirgin bir geleceği yaşarlar. Zihinsel hayatları da, idrak edebilme ve farkındalık becerisinin gelişmesiyle ilerler. Zihinsel hayatlarının şekil alması ve düşüncelerinin oluşması ise, bilginin kazanılması ve bilginin, hafızaya kaydedilmesiyle başlar. Bilgiye ulaşabilmesi ise duyuları aracılığıyla olur. Duyulardan bazıları daha çok bilgiyi sağlarken, bazıları da acı ve zevki taşır. Çocuklarla zaman geçirmek önemlidir; fakat zamanı nasıl geçirdiğimiz konusu bizler için daha da önemlidir. Algılama ve farkındalıkları hızla gelişirken hep yenilikler, yeni bağlantılar ve deneyimler arayışı içinde olduklarından her zaman sizin kaliteli birlikteliğinize ihtiyaçları vardır. Çocuk, içinde bulunduğu dünyayı anlamak için sürekli bir çaba içindedir. Basitten başlayıp, giderek karmaşıklaşan, zihinsel bir düzen geliştirirken, çevresine de uyumlanmayı öğrenir. Örneğin dokunurken, dokunma duyusunu kullandığı gibi, tutarak, emerek, ağzına götürerek, avuçlayarak, atarak da hareketsel yeteneğini kullanır. Bilinçli anne-babalar olarak, çocuklarınızın nasıl öğrenmeye başladıklarını bilirseniz, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin; hangi malzeme ve iletişim şeklinin neyi hedeflediğini de planlayabilmek daha mümkün hale gelecektir. Çocuklar anne-babalarının, sevgi ve yol göstericiler olarak, model olmalarını ve yanlarında yer almalarını isterler. Bir bilgisayarda da, televizyonda da veya teknolojik bir başka araçta da çocuğun pek çok sey edinmesi elbette mümkündür. Fakat yapay zeka ile uğraşan bilimciler bile,doğal bir sevgi ortamında paylaşılan ve öğretilenlerin çok daha kalıcı ve besleyici olduğunu düşünmektedirler. Burada da vurgulanmak istenen, fiziksel ve duygusal bir sürü faktörün, zihinsel gelişme üzerinde sürekli bir etkisi olduğudur. Anne-baba-çocuk etkileşiminin miktarı (kalite mi miktar mı;sorusunun yanıtı aslında kesinlikle kaliteli mümkün olduğunca çok beraberliktir. Oyuncakların etkileşim özellikleri (kendi kendine oynaması gerektiği kadar, yerde anne-baba ile de oynaması), övgü alması, dikkatini verebilmesi ve anında geri bildirimde bulunulması çok önemli faktörlerdir.Aile haftanın belli uygun vakitlerinde birlikte dışarı çıkabilir,sevilen bir çizgi filmi birlikte izleyebilir ve etkileşimi arttıracak masa oyunlarını tercih edebilirler. Televizyon zeka gelişimine doğrudan katkı göstermeyip, bazı durumlarda ise zarar verebilir. Beynin ve beyindeki bağlantıların gelişimi, nöronlara bağlıdır. Nöronların görevi, gelecekte refleksleri, istemli beden hareketlerini, algılamayı, dili ve düşünmeyi yönetecek olan, alt sistemleri oluşturmaktır. Bu nöronların nereye gideceklerini nasıl bildikleri ve bazılarının neden yok olduğu şimdiye kadar çözülememiş; fakat aktif katılımın, nöron bağlantılarını arttırmada etkin rolü olduğu bilinen bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla televizyondaki pasif izlemeye oranla, aktif katılımın zihinsel gelişime katkısı çok daha fazladır. Anne-Baba olmanın en önemli güçlüklerinden biri, çocuğun problem çözme becerilerini desteklemekle, aşırı yönlendirici olmak arasındaki ince çizgiyi yakalayabilmek tir. Çocukların mantıklı sınırlamalar içinde keşif, denetleme ve merak, eğlence eğilimlerini uyaracak ortamlara ihtiyaçları vardır. Dr. Healy'e göre oyunda, sürekli hakim konumunda olan bir anne-baba, çocuğun bağlantılarını arttırmak yerine; kendi beynindeki akımları çoğaltmış olur. Bu noktada sağduyu devreye girmeli ve sabır gösterecek zamanınız olduğunda, yere diz çöküp, çocukla ilgilenmeye başlayınız. (bir elinizde gazete veya önünüzde açık televizyon ve yanınızda çocuğunuz; bunun onunla oynamak demek olmadığını unutmayın.) eğlenen, öğreten olan ancak öğretmen olmayan anne-baba olmaya özen gösterin.Bununla kastedilen: 1. Çocuğun aktif ilgi ve katılım göstermesini sağlamak 2. Çocuk pasif gibi görünüyorsa, daha basit bir aktivite ile başlayıp ve sonra sırayı hemen ona vermek 3. Etkili nöron bağlantılarının gelişebilmesi için, söz konusu aktivitenin defalarca tekrarlanması gerektiğini sabırla unutmamak. 4. Motor, yani hareket becerilerini ve duyu gelişimini sağlamak için aktif araştırma ve keşif aktiviteleri konusunda çocuğu cesaretlendirmek 5. Çocuğun dışarıyı da izleyebileceği pencere faaliyetleri yaparken, anlatmak, konuşmak, onun da göstermesine, ses çıkarmasına ve konuşmasına fırsat vermek 6. Oyuncakların rastgele tıkıştırıldığı kutular kullanmak yerine, en çok oynadıklarını (az miktarda) açık raflara koymak, fakat biri bitmeden de, diğerine geçmesine fırsat vermemek 7. Yeni oyuncakları, ona birer birer sunmak. Her yaşta beyin, yeniliklere tepki verir ama çocuklar yeni uyarıcılarla karşılaştıklarında, çevrelerinde tanıdık nesnelerin bulunmasını tercih eder. 8. Çevresinde parlak renkli resim, poster, takvim.. gibi görsel dikkatini çekeceği uyaranlar bulundurmak. 9. Çocuğun dikkatini zaman zaman da, tek duyusu üzerinde yoğunlaşmasını ve bilgi almasını sağlamak. 10.Dil ile duyusal girdiler arasında bağlantı kurmayı alışkanlık haline getirmek (çünkü dil; beynin düşünme, öğrenme ve planmaya ilişkin bir kontrol merkezi olarak gelişebilmesinin aracıdır.) 11-18 aylık çocuklarda öğrenme, deneme-yanılma yöntemiyledir. Mesela bir oyuncağı çekerek yürütebiliyorsa, başka şeyleri de çekmeye çalışır. Bu aslında sorun çözmeye yönelik düşünce sisteminin ilk adımlarıdır. 18-24 aylık çocuklarda ise çevreyi tanıma ve çevreden gelen etkileri düşünme davranışları başlar. Hazır olduğunda, bazı davranışları yapıp yapmama hakkında düşünebildiğini gözlemleyebilirsiniz. Bu da aslında ileriyi görmeye çalışmanın ilk adımlarıdır. Çocukla kaliteli zamanları sık sık yaratmak hedeflendiğinde amaç, çocuğa ders vermek değil, deneyimlerini kendi adına düzene koyması için, ona yardım etmek olmalıdır. Çünkü en aktif öğrenenler, zekayı oluşturmada kendi malzemelerini seçmeye teşvik edilenlerdir. Aynı zamanda çocuğa sadece açıklama yapmak da yeterli değildir; bazı durumlarda deneyimlemeleri, deney yapmaları ve yaşamaları için fırsatlar da yaratılması gerekliliği unutulmamalıdır. 1. Anne-babanın, bakıcının duygusal veya sözel olarak çocuğa tepki vermesi 2. Kısıtlama ve ağır cezalardan kaçınılması 3. Fiziksel ortamın düzenlenmesi 4. Uygun oyun malzemeleri 5. Çocuğa gösterilen ilgi 6. Gündelik faaliyetlerde çeşitlilik imkanı önemlidir. ÖĞRETİCİ ÜZERİNE Öğretici gerçekten akıllıysa, Sizleri kendi aklının evine sokmaya değil, Fakat kendi aklınızın eşiğine doğru yürütmeye çalışır. Gökbilimci sizlere uzaydan edindiği bilgiler hakkında konuşabilir, Ama sizlere anlayışı veremez. Müzisyen, evrenin her yanındaki ahengi sizlere duyurabilir, Ama o ahengi tutabilecek kulağı ve onu yansıtacak sesi veremez. Ve, rakamların bilimiyle uğraşan kimse, Sizlere ölçü ve tartının yapısallığından söz edebilir. Ama sizleri onların alemine sokamaz. Çünkü bir insan, duyuş ve anlayış kanatlarını Bir başkasına ödünç veremez. Çocuklarınıza deneme imkanı verin,onlara sık sık temas edin,Çünkü onlar yarın bir başkasının öğreticisi olacaklardır.. KAYNAKÇA: PROF.DR.NORMA RAZON
Uzman Klinik Psikolog Kübra Eriş Çocuk Ergen psikolojisi Danışma Hattı 0 536 423 90 53
Seans Randevu Hattı: 0533 373 81 23
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
SOSYALFOBİ - 17/06/2017 |
SOSYAL FOBİ NEDİR? |
otizm - 07/06/2017 |
otizm ve nedenleri |
OKUL ÇAĞI TRAVMALARI - 03/06/2017 |
OKUL ÇAĞI TRAVMALARI Travmalar;korku veren aniden meydana çıkan uyarıcılar olarak adlandırılmaktadır.Travmatik olaylar ise korku veren ve korkuyu tetikleyen yaşantılardır. Uzman Psikolog Kübra Eriş 0532 158 35 55 |
SOSYAL BECERİ NEDİR? - 10/05/2017 |
SOSYAL BECERİ NEDİR? Kişilerin ilişkilerinde, başkalarının davranışlarını anlamlandırabilmesi, yaşananlara uygun tepkiler verebilmesi yetisi “Sosyal beceri” olarak adlandırılmaktadır. Sosyal beceri kavramı içerisinde iletişim ve etkileşimin önemi |